Sapanca'da Taraftar Olgusu

Spor (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 12.05.2017 - 00:00, Güncelleme: 12.05.2017 - 00:00 2964+ kez okundu.
 

Sapanca'da Taraftar Olgusu

Sapanca'da Taraftar Olgusu Yazımı kaleme aldığım şu dakikalarda tüm İslam alemi olarak Berat Kandilini idrak etmekteyiz. Ramazanın habercisi olan bu gece Allah katında berat etme, temize çıkma ve kurtuluş vesikası anlamına da gelmektedir. Şanı yüce olan bu mübarek gecede, rahmet ve merhamet kapıları ardına kadar açılmıştır. Yüce kitabımız Kuran’ı Kerim’in yeryüzüne indiği bu gecede bazı sırlar da gün yüzüne çıkmaktadır. İnsanoğlunun diğer beratına kadar olan dönem bu gecede kaleme alınmaktadır. Dünyaya gözünü açacaklar, aramızdan ayrılacaklar, rızkı bollaşacaklar, kesesi daralacaklar, işlenecek ameller bu gecede Levh-i Mağfuzda güncellenmektedir. İnşallah bu gecenin hikmetinden tüm toplumumuzun bedeni ruhiyesine maneviyata adanmış gönüller, mağfirete açılmış eller, rahmete feda edilmiş kalpler ve dualarla yoğrulmuş sözcükler fışkırır bizleri de hilafsız baştan aşağı sarmalar. Rabbil alemin hepimize sağlık, afiyet, aile huzuru, mutluluk, dinç vücut, peygamber ve vatan sevgisi nasip etsin. Spor köşesinde pek alışıla gelmeyen bir girişle başlangıç yaptım. Haliyle Berat Gecesi yazımı kaleme alınca atlayıp geçemedim.  Geçmiş yazılarımda Sapanca’da taraftar olgusuna değineceğimi defaten belirtmiştim. Kulüpler, camialar, cemaatler ve topluluklar aidiyet hissine sımsıkı sahip olan insanların teşekkülüyle oluşturulmuş ise ömürleri pek bir fazla olmaktadır. Büyük camiaların kuruluş yıllarına baktığımızda, kuruluş dönemlerinde çektikleri çileleri hayal dünyamızda canlandırdığımızda, ne denli büyük fedakarlıklarla buralara kadar gelebildiklerini net olarak görebilmekteyiz. Aidiyet öylesine görkemli bir olgudur ki, bazen kan bağından önce gelir, kurulan duygusal bağ öylesine sağlamdır ki tıpkı yer çekimi gibidir, birlikte olma dürtüsü öylesine baskındır ki betonun hammaddesi çimentodan farksız değildir.  Taraftar olmak; çığırtkanlık yapmak, kırmak, dökmek, yıkmak, fanatikleşmek, küfretmek, hakaret etmek, şiddet göstermek, saldırmak, holiganlaşmak, insan haklarına tecavüz etmek, anlayışları ötekileştirmek, gençliğin geleceğini çocukların hayallerini çalmak değildir.  Taraftar olmak; aidiyettir, kişiliktir, sahiplenmektir, karakter ortaya koymaktır, tevazudur, medeniyettir, rol model olmaktır, örnek teşkil etmektir, mesaj vermektir, sosyal olabilmektir, duygu yüklemektir, şarkılar bestelemektir, rüyalarda yaşatmaktır, en mutlu anında gözünde tüttürebilmektir, hissedebilmektir, yaşamında bir yer edindirebilmektir, odaklanabilmektir, sevinip üzülebilmektir, ayaklarının üzerine basabilmek ve iyi insan olmaktır. Sapancaspor kulübü mazisinde seyirci kitlesiyle defalarca övgüye layık görülmüş bir camiadır. Nüfusu bir avuç kadar küçük olan bu ilçenin tribünlerinden kucak dolusu kadar insanlar gelip geçmiştir.  Sapancasporu çocukluğumda tribünden izlediğim dönemlerden bugüne formasını şerefle şanla taşıdığım yıllarda, kulübün içinde yönetici olarak görev aldığım vakitlerde dahi iyi bir taraftardım. Büyük ölçüde kulüp başkanlığı ve yöneticiliği bir sevdanın ürünüdür. Sapancaspor’da 2013 – 2014 yılında aktif yöneticilik yaptığım dönemde bilinçli taraftar oluşturabilme adına ciddi çalışmalar yaptık. Sadece bir yıl ve bir ay öncesinde ulusal basına manşet düzeyinde malzeme olmuş bir tribün iskeletine sahip olduğumuz günlerdi. Stada girme cezası almış onlarca gencimiz vardı. Kaymakamlık ve Emniyet Teşkilatımızla bir dizi toplantılar yaptık. İvedi şekilde çehreyi ve bakış açısını nasıl değiştirebilirizin üzerine saatlerce formüller geliştirdik. Genç kardeşlerimizle bir araya geldik. Esnafımızla fikir alışverişinde bulunduk. 5 – 6 tane sponsor bulup binlerce özel atkı yaptırdık. Atkıların üzerine “bize yeter” yazılarını yerleştirdik. Özel günlerde giymek, hediye etmek ve şık giyimin kreasyonuna uygun fularlar yaptırdık. İlkokul çağındaki tüm çocuklara atkıları hediye ettik. Fotoğraflarını çekip sosyal medyada boy boy paylaştık. Şiirler, dizeler ve şarkıların oluşmasına zemin hazırladık. Sosyal medyayı çok aktif kullandık. Duygusal paylaşımları öne çıkardık. Geçmişimizden anektodlar aktardık. Tozlu raflardan siyah beyaz resimleri bulup çıkarttık.  Ziyaretlerde fularlar hediye ettik. Çarşımızdaki caddenin üzerine sarmaşık gibi bayrakları doladık. Her yer Yeşil Beyaz oldu. Evde, işte, okulda, kahvede, kafede, parkta, sahilde Sapancaspor konuşuluyordu. Sosyal Medyadan gündemi sürekli sıcak tutup haftanın önemine binaen mesajlar veriliyordu. Dışarda bunlar olurken sporcular arasında da taraftarlık hazzı olgunlaşmıştı. Tribünlerimize 7’den 70’e herkes atkılarıyla geliyor deplasman maçlarına 50-60 arabayla düğün konvoyu gibi çıkarmalar yapıyorduk. Girişimiz olay çıkışımız olay değil, girişimiz nezaket çıkışımız alkış alıyordu. Yerel ve ulusal medyada Sapancaspor hak ettiği yere çok kısa zamanda gelmişti. Emniyet teşkilatının yetkilileri bu değişime destek veriyor, kurallar çerçevesinde her türlü esnekliği sağlıyorlardı. Maçlarımızın öncesinde tribünlerimizde müzikler çalınıyor, gollerde stat coşturuluyor, maç sonlarında hep birlikte günün keyfi çıkarılıyordu. Sapancaspor takımı ve tribünleri dilden dile dolaşıyor her gittiğimiz yerde övgüyle karşılanıyorduk. Tribünlerimizden sosyal mesajlar veriliyor, maçlarımıza pankartlarda çıkıyorduk.  Sapanca Gölüne Sahip Çık pankartı Twitter’da dünya gündemi oluyor, birden hükümetin gündemi bile değişebiliyordu. Bugün Sapanca Gölü’nde yayladaki kar eriyip göle ulaşmadan baraj kapakları açılmıyor mu?  Kalabalıklar enfestirler ruh katabildikleri sürece. Bugün Sapanca Atatürk Stadyumu’nun tribününde en kritik müsabakada dahi inler cinler top oynuyorsa, kulübü yönetmiş ve mevcutta yönetmekte olanlar ellerini şapkalarına koyup bir düşünmelidirler. Neden bu durumlara gelindi? Tekrar bir ruh kazandırılmak isteniyorsa çocuklara inilecek, onlar için güzel çalışmalar hayata geçirilecek, okullarda çalışmalar yapılacak, işçi sendikaları ile irtibatlar kurulacak, öze geri dönülecek, evlerdeki muhabbetlerin içine girilecek, çarşıda 15 günde bir otobüs kornasının yerine her gün gümbür gümbür bayraklar gürül gürül dalgalanacak, sosyal medya aktif kullanılacak, sporcular Sapancaspor’un terbiyesine göre seçilecek, öğrenci, işçi, memur, özel sektör çalışanı, bürokrat ve bütünüyle halk bu çiçek bahçesinin bünyesine dahil edilecek, basın medya algıyı yönetecek, promosyonlar dağıtılacak, dernek kurulup fikirler geliştirilecek, kulübe gelir getirecek faaliyetler hızlandırılacak, okulların kütüphanelerine isimler verilecek ve dahasıyla aidiyet duygusunu oluşturabilecek çalışmalarla Sapancaspor tribünleri hak ettiği olgunluğa ve güçlü bir taraftar kitlesine sahip olmuş olacak.  Saman alevi gibi olmasın. Maça göre kalabalıklar dolup taşmasın. Her maç tribünler tıka basa olsun, Sapancaspor bedenin bir parçası gibi ilçenin yürüyen mekanizması olsun.  Ümitle ve sağlıcakla kalın.  YAZI:ERHAN TANTA  

Sapanca'da Taraftar Olgusu
Yazımı kaleme aldığım şu dakikalarda tüm İslam alemi olarak Berat Kandilini idrak etmekteyiz. Ramazanın habercisi olan bu gece Allah katında berat etme, temize çıkma ve kurtuluş vesikası anlamına da gelmektedir. Şanı yüce olan bu mübarek gecede, rahmet ve merhamet kapıları ardına kadar açılmıştır. Yüce kitabımız Kuran’ı Kerim’in yeryüzüne indiği bu gecede bazı sırlar da gün yüzüne çıkmaktadır. İnsanoğlunun diğer beratına kadar olan dönem bu gecede kaleme alınmaktadır. Dünyaya gözünü açacaklar, aramızdan ayrılacaklar, rızkı bollaşacaklar, kesesi daralacaklar, işlenecek ameller bu gecede Levh-i Mağfuzda güncellenmektedir. İnşallah bu gecenin hikmetinden tüm toplumumuzun bedeni ruhiyesine maneviyata adanmış gönüller, mağfirete açılmış eller, rahmete feda edilmiş kalpler ve dualarla yoğrulmuş sözcükler fışkırır bizleri de hilafsız baştan aşağı sarmalar. Rabbil alemin hepimize sağlık, afiyet, aile huzuru, mutluluk, dinç vücut, peygamber ve vatan sevgisi nasip etsin. Spor köşesinde pek alışıla gelmeyen bir girişle başlangıç yaptım. Haliyle Berat Gecesi yazımı kaleme alınca atlayıp geçemedim. 
Geçmiş yazılarımda Sapanca’da taraftar olgusuna değineceğimi defaten belirtmiştim. Kulüpler, camialar, cemaatler ve topluluklar aidiyet hissine sımsıkı sahip olan insanların teşekkülüyle oluşturulmuş ise ömürleri pek bir fazla olmaktadır. Büyük camiaların kuruluş yıllarına baktığımızda, kuruluş dönemlerinde çektikleri çileleri hayal dünyamızda canlandırdığımızda, ne denli büyük fedakarlıklarla buralara kadar gelebildiklerini net olarak görebilmekteyiz. Aidiyet öylesine görkemli bir olgudur ki, bazen kan bağından önce gelir, kurulan duygusal bağ öylesine sağlamdır ki tıpkı yer çekimi gibidir, birlikte olma dürtüsü öylesine baskındır ki betonun hammaddesi çimentodan farksız değildir.  Taraftar olmak; çığırtkanlık yapmak, kırmak, dökmek, yıkmak, fanatikleşmek, küfretmek, hakaret etmek, şiddet göstermek, saldırmak, holiganlaşmak, insan haklarına tecavüz etmek, anlayışları ötekileştirmek, gençliğin geleceğini çocukların hayallerini çalmak değildir.  Taraftar olmak; aidiyettir, kişiliktir, sahiplenmektir, karakter ortaya koymaktır, tevazudur, medeniyettir, rol model olmaktır, örnek teşkil etmektir, mesaj vermektir, sosyal olabilmektir, duygu yüklemektir, şarkılar bestelemektir, rüyalarda yaşatmaktır, en mutlu anında gözünde tüttürebilmektir, hissedebilmektir, yaşamında bir yer edindirebilmektir, odaklanabilmektir, sevinip üzülebilmektir, ayaklarının üzerine basabilmek ve iyi insan olmaktır. Sapancaspor kulübü mazisinde seyirci kitlesiyle defalarca övgüye layık görülmüş bir camiadır. Nüfusu bir avuç kadar küçük olan bu ilçenin tribünlerinden kucak dolusu kadar insanlar gelip geçmiştir. 
Sapancasporu çocukluğumda tribünden izlediğim dönemlerden bugüne formasını şerefle şanla taşıdığım yıllarda, kulübün içinde yönetici olarak görev aldığım vakitlerde dahi iyi bir taraftardım. Büyük ölçüde kulüp başkanlığı ve yöneticiliği bir sevdanın ürünüdür. Sapancaspor’da 2013 – 2014 yılında aktif yöneticilik yaptığım dönemde bilinçli taraftar oluşturabilme adına ciddi çalışmalar yaptık. Sadece bir yıl ve bir ay öncesinde ulusal basına manşet düzeyinde malzeme olmuş bir tribün iskeletine sahip olduğumuz günlerdi. Stada girme cezası almış onlarca gencimiz vardı. Kaymakamlık ve Emniyet Teşkilatımızla bir dizi toplantılar yaptık. İvedi şekilde çehreyi ve bakış açısını nasıl değiştirebilirizin üzerine saatlerce formüller geliştirdik. Genç kardeşlerimizle bir araya geldik. Esnafımızla fikir alışverişinde bulunduk. 5 – 6 tane sponsor bulup binlerce özel atkı yaptırdık. Atkıların üzerine “bize yeter” yazılarını yerleştirdik. Özel günlerde giymek, hediye etmek ve şık giyimin kreasyonuna uygun fularlar yaptırdık. İlkokul çağındaki tüm çocuklara atkıları hediye ettik. Fotoğraflarını çekip sosyal medyada boy boy paylaştık. Şiirler, dizeler ve şarkıların oluşmasına zemin hazırladık. Sosyal medyayı çok aktif kullandık. Duygusal paylaşımları öne çıkardık. Geçmişimizden anektodlar aktardık. Tozlu raflardan siyah beyaz resimleri bulup çıkarttık.  Ziyaretlerde fularlar hediye ettik. Çarşımızdaki caddenin üzerine sarmaşık gibi bayrakları doladık. Her yer Yeşil Beyaz oldu. Evde, işte, okulda, kahvede, kafede, parkta, sahilde Sapancaspor konuşuluyordu. Sosyal Medyadan gündemi sürekli sıcak tutup haftanın önemine binaen mesajlar veriliyordu. Dışarda bunlar olurken sporcular arasında da taraftarlık hazzı olgunlaşmıştı. Tribünlerimize 7’den 70’e herkes atkılarıyla geliyor deplasman maçlarına 50-60 arabayla düğün konvoyu gibi çıkarmalar yapıyorduk. Girişimiz olay çıkışımız olay değil, girişimiz nezaket çıkışımız alkış alıyordu. Yerel ve ulusal medyada Sapancaspor hak ettiği yere çok kısa zamanda gelmişti. Emniyet teşkilatının yetkilileri bu değişime destek veriyor, kurallar çerçevesinde her türlü esnekliği sağlıyorlardı. Maçlarımızın öncesinde tribünlerimizde müzikler çalınıyor, gollerde stat coşturuluyor, maç sonlarında hep birlikte günün keyfi çıkarılıyordu. Sapancaspor takımı ve tribünleri dilden dile dolaşıyor her gittiğimiz yerde övgüyle karşılanıyorduk. Tribünlerimizden sosyal mesajlar veriliyor, maçlarımıza pankartlarda çıkıyorduk. 
Sapanca Gölüne Sahip Çık pankartı Twitter’da dünya gündemi oluyor, birden hükümetin gündemi bile değişebiliyordu. Bugün Sapanca Gölü’nde yayladaki kar eriyip göle ulaşmadan baraj kapakları açılmıyor mu? 
Kalabalıklar enfestirler ruh katabildikleri sürece. Bugün Sapanca Atatürk Stadyumu’nun tribününde en kritik müsabakada dahi inler cinler top oynuyorsa, kulübü yönetmiş ve mevcutta yönetmekte olanlar ellerini şapkalarına koyup bir düşünmelidirler. Neden bu durumlara gelindi? Tekrar bir ruh kazandırılmak isteniyorsa çocuklara inilecek, onlar için güzel çalışmalar hayata geçirilecek, okullarda çalışmalar yapılacak, işçi sendikaları ile irtibatlar kurulacak, öze geri dönülecek, evlerdeki muhabbetlerin içine girilecek, çarşıda 15 günde bir otobüs kornasının yerine her gün gümbür gümbür bayraklar gürül gürül dalgalanacak, sosyal medya aktif kullanılacak, sporcular Sapancaspor’un terbiyesine göre seçilecek, öğrenci, işçi, memur, özel sektör çalışanı, bürokrat ve bütünüyle halk bu çiçek bahçesinin bünyesine dahil edilecek, basın medya algıyı yönetecek, promosyonlar dağıtılacak, dernek kurulup fikirler geliştirilecek, kulübe gelir getirecek faaliyetler hızlandırılacak, okulların kütüphanelerine isimler verilecek ve dahasıyla aidiyet duygusunu oluşturabilecek çalışmalarla Sapancaspor tribünleri hak ettiği olgunluğa ve güçlü bir taraftar kitlesine sahip olmuş olacak. 
Saman alevi gibi olmasın. Maça göre kalabalıklar dolup taşmasın. Her maç tribünler tıka basa olsun, Sapancaspor bedenin bir parçası gibi ilçenin yürüyen mekanizması olsun. 
Ümitle ve sağlıcakla kalın. 
YAZI:ERHAN TANTA

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve bolgesellig.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.